Dünya Çocuk Şiirleri Günü (22 Mart)

Dünya Çocuk Şiirleri Günü (22 Mart)

 

Baldırı Çıplak İki Çocuk...

 

Bu sabah ararken evimin kapısını

Mutluydum...

 

Bir kuş sütü yoktu soframda.

Yürürken mutluydum,

Şehrin soğuk kaldırımlarında...

 

Sonra sizleri gördüm

Kocaman çöplerin içinde...

 

Dört beş yaşlarında,

Baldırı çıplak iki çocuktunuz...

 

Utandım,

Bütün utanmazlar adına.

Üşümüyor muydunuz?

Aç değil miydi karınlarınız?

Eve dönerken ağlıyordum...

 

Oysa siz gülüyordunuz soğuğa bile.

Ne çok isterdi yüreğim,

Güldürebilmeyi o kirli yüzlerinizi

Öyle çok isterdi ki ellerim,

Sizlere sıcacık yuvalar kurmayı...

 

Unutamam sizleri

Dört beş yaşlarında,

Baldırı çıplak iki çocuktunuz...

 

Aysema ARSLAN

 

 

Dünyanın Bütün Çocuklarına Karşı Yazılmıştır

 

Hepiniz elele bir halka yapsanız
Rüyadan ve şarkıdan bir halka
Ve almasanız kimseyi ortanıza
Benden başka

 

Masallar gibi silinse etrafımız
Şehzadeniz olsam sizin
Biz mektebi ve dersi ebediyen terkettik
Ne olurmuş anneler vermezse izin


Seyretsem yüzünüzü birer birer
Ve birer birer seyretseniz beni
Garip saadetler duysak
Bayramlıklar kadar yeni


Nasip değil sadece gökler midir
Üstümüzden ninniler gibi geçen
Yavaşça görünürken karşı dağlar
Oyuncaklar mı hatırlarız devlerden


Gülsek küçük fidanlara sebepsiz
Mesela uçan kuşlar bir tuhaf gelse bize
Ve gölgesinde altın karanlıkların
Deliler gibi âşık olsak kendimize


Hani geçen sene kopan uçurtmamız
Kim bilir şimdi nereye gitti?
Uykular ve güller arkasından
Oyunlar ki Allah’ın selâmeti


Siz dünyanın bütün çocukları geliniz
Rüyadan ve şarkıdan bir halka
Ne olur almayınız kimseyi
Ortanıza benden başka

 

Fazıl Hüsnü Dağlarca


Çocukluk

AffanDede’ye para saydım
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var, ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!

Cahit Sıtkı Tarancı

 

Ağlayan Çocuklar

Kafesli evlerde ağlar çocuklar,
Odalarda akşam olurken henüz,
O zaman gözümün önünde parlar,
Buruşuk, buruşuk, ağlayan bir yüz.
Ne vakit karanlık kaplasa yeri
Başlar çocukların büyük kederi;
Bakınır, korkuyla dolu gözleri:
Ya artık bir daha olmazsa gündüz?
Gittikçe kesilir derken sedalar,
Gece; bir siyah el gözümü bağlar;
Duyarım, içime sığınmış, ağlar,
Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz...

Necip Fazıl Kısakürek


Kız Çocuğu

Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.

Nazım Hikmet

  Çocuğum

Benim küçük eşkıyam, yavru ceylan
Bu zayıf kolların, bacakların
Gün geçtikçe büyür, kuvvetlenir
Dalları gibi ağaçların
Öyle bir fırla ki sokaklara
Gölgen yetişemesin
Duvar diplerine seril uyu
Vücudun güneşlensin
Çiçekleri kokla
Rüzgârı çek ciğerlerine
İşlesin körük gibi
Aydınlık pencereler yanarsa
Öyle ışıl ışıl yansın gözlerin
Rüzgâr gibi, yelken gibi ol
Şehri inletsin türkülerin
Bak dünyamız da güzel, ay ışığı da
Geceler de gündüzler de güzel
Gel hep beraber büyüyelim
Ağacığım gel
Benim küçük eşkıyam, yavru ceylan!
Bu zayıf kolların, bacakların
Bir gün gelir büyür, kuvvetlenir
Dalları gibi ağaçların

Cahit Kulebi


Masallarla

Benim de bir annem olsa annemin
Beşiğini seve seve sallardım;
Gülse güller açılırdı içimde
Ve ağlasa inci inci ağlardım.
Işılda ey mavi saray ışılda:
Pırıl pırıl şehnişinler, kapılar...
Senin kırk gün, kırk gecelik düğünün,
Benim kırk gün, kırk gecelik yasım var.
Sesler gelir sarnıçların dibinden:
Çıkayım mı, çıkayım mı?Çık da gör!
Bir yıkılmış, bir yıkılmış yerdeyiz...
Daha neler yıkacaksın yık da gör!
Çağlar yüksük dolusuymuş ve hayat
İki iğne bir çuvaldız boyu yol...
Söyle anne: Neye yarar niçindir
Demir çarık, demir asâ, demir kol?
Oğlun oldum ey anneler annesi...
Türküce de masalca da bilirim
Şehnişinden sarkıtırsan saçını
Saçlarına tırmanarak gelirim.

Arif Nihat ASYA

  Güneş Daldan Dala
Haylaz Çocuk

Hangi tanıdık rüzgârla gelir
Bu yeni doğmuş çocuk kokusu
İçimizde doludizgin kısraklar
Uzaktan uzağa çağıldayan su
Gökyüzü diri çiçekler açar
Öper penceremi dal uçlarında
Güneş daldan dala haylaz çocuk
Binlerce yıldız avuçlarında

Beşir AYVAZOĞLU

     

26.01.2018 1014