Okul Fobisi

Okul Fobisi

Okulların açılmasına ve ilk ders zilinin çalmasına çok az bir zaman kala, okula ilk kez başlayacak olan çocuklarımızın birçoğunun içinde tuhaf bir heyecan ve gerginlik olduğu bir gerçektir. Kimisi okula başlayacağı için mutlu olsa da kimisi de okula gitmek istemeyecek ve hatta korkacaktır. Peki çocuklar neden okuldan korkarlar? Aslında düşündüğümüz zaman çocuk ilk kez ailesinin yanından ayrılacağı, çok sevdiği oyunlardan kopacağı ve tanımadığı birçok insanın bulunduğu bir ortamda tek başına kalacağı için korkmakta haklıdır. Tüm bu sebeplerden dolayı okul korkusu veya okul fobisi olan bir çocuğun, bu durumdan tek başına kurtulması veya durumu tek başına atlatması gerçekten zor olabilir. Bu nedenle eğer gerekirse bir uzmandan yardım almakta fayda vardır.

Eğer çocuğunuz okuldan korkuyorsa ve okula gitmek istemiyorsa, bunun sonuçları hem kendisine hem de size ciddi bir şekilde yansıyacaktır. Çünkü okula korkarak ve istemeyerek giden bir öğrencinin herhangi bir şekilde derslerde verimli olma veya dersi tam anlamıyla dinleyerek öğrenme şansı yoktur. Bu yüzden daha okula ilk başladığı ve okuma yazmayı öğreneceği dönemlerde yaşadığı korku ve sıkıntılar yüzünden okuldan, derslerden, arkadaşlarından hatta ailesinden bile soğuyabilir. Basit önlemler alınarak önüne geçilebilecek olan çocuklarda okul korkusu, bazen aylarca sürebilmektedir.

Uzun yaz tatilinin ardından öğrenciler okula uyum sağlamak konusunda ne gibi zorluklar yaşıyor? Bu zorlukları aşmak için neler yapmak gerekir?

Uzun, keyifli geçen, huzurlu ve rahat bir tatil döneminin ardından sabahın köründe kalkarak gitmeniz gereken bol stresli işinizin sizi beklediğini düşündüğünüz zaman neler hissediyorsunuz? İnanılmaz bir kaygı ve karışıklık hissi sizleri bekliyor değil mi? Sizin hissettiğinize benzer duyguların aynısını çocuklar da yaz tatilinin bitmesi ve okulların başlamasıyla birlikte hissederler.

Özellikle tüm yaz tatilini ebeveynlerinin yanında istedikleri gibi geçiren çocuklar, okulun ilk günlerinde geçirmiş oldukları eğlenceli ve keyifli tatil günlerine özlem duyarlar. Sonuç olarak uzun bir süre boyunca okula alışmakta ve kafalarını toplamakta zorluk çekeceklerdir. Tüm tatil dönemi boyunca istedikleri saatte yatan, istedikleri saatte kalkan, istedikleri zaman yemek yiyen, istedikleri elbiseleri giyen, gününün büyük bölümünü oyun oynayarak geçiren çocuklar, okulların başlamasıyla birlikte kendisinden talep edilen sosyal beklentiler altında ezilebilir. Ödevler, sorumluluklar, görevler ve çok daha fazlası onları bekler.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğu zaman çocukların kişisel isteklerinin tamamının kurallarla uyum içerisinde olmasında fayda vardır. İşte bu noktada en büyük görev eğitimcilere düşmektedir ve çocukların içerisinde bulundukları ruh halini anlayarak empati kurmaları gerekmektedir. Özellikle küçük yaştaki çocukların hayatlarındaki en önemli şeylerden biri olan oyunların büyüsünden yararlanmak her eğitmenin en büyük silahlarından biri olmalı ve bu sayede çocuklara geçiş dönemini daha kolay atlatabilmeleri için yardımcı olabilmeliler.

Hangi yaş grubundaki öğrenciler okula daha kolay uyum sağlıyor ve hangi yaş grubundaki öğrenciler uyum sağlamakta zorlanıyor?

Öğrencilerin yaşlarına göre okula uyum sağlamaları ve adapte olmalarıyla ilgili genel bir değerlendirme yapılabilecek olsa da bu öğrenciden öğrenciye veya aileden aileye değişiklik gösterebilir. Çocuklar okul konusunda her yaşta farklı tepkiler gösterebilir ve bu gayet normaldir. Çünkü çocukların okul korkusuyla başa çıkabilmeleri için ebeveynlerine düşen sorumluluklar da oldukça fazladır.

Özellikle 3-4 yaş grubu çocuklar için okulun ilk haftası bir üst yaş grubu çocuklara göre çok daha sakin geçmektedir. Bunun en büyük nedeniyse, 3-4 yaş grubundaki çocukların okulun ilk haftasında daha yaptıkları eylemin tam olarak farkında olmamalarıdır ve kendilerini adeta oyun oynamak için parka gidiyormuş gibi hissederler. Asıl gerçekle tanıştıkları okulun ikinci veya üçüncü haftaları hem kendileri hem de ebeveynleri için çok daha sancılı ve sıkıntılı geçmektedir.

Bir üst yaş grubunda yer alan anaokulu hazırlık grubu ve birinci sınıf öğrencilerinde kriz daha ilk günlerden kendini göstermeye başlar. Belki o zamana kadar hiç ağlamamış olan bir çocuk bile sınıf içerisindeki gergin ortamdan etkilenerek ağlamaya başlayabilir.

Tüm bu durumların aksine 2, 3, 4. sınıf öğrencilerinde okul fobisi çok fazla görülmez. Onlar zaten daha önceden okulla haşır neşir oldukları için ortama uyum sağlamak veya yabancılık çekmek gibi çok büyük sıkıntıları olmayacaktır. Eğer bu yaş grubunda yer aldığı halde çocuğunuz hala okul korkusu yaşıyorsa, konuyla ilgili ebeveynlerin mutlaka bir rehberlik veya psikolojik danışmanlık birimiyle iletişime geçmelerinde fayda vardır.

Öğrenciler tatil dönemi sonrasında okula yeniden alışma sürecinde nelere dikkat etmelidir ve bu süreci daha rahat nasıl atlatabilirler?

Uzun bir tatil döneminin ardından okula başlangıç sırasında çocukların okula kaygılı yaklaşmaları gayet normaldir ve ebeveynlerin çocuklarının okula alışma süreçlerinde durumlarıyla ilgili empati kurmaları gerekmektedir. Sonuç olarak çocukların içerisinde bulundukları ruh halini atlatabilmeleri için zamana ihtiyaçları vardır. Bu alışma dönemi boyunca hem eğitimciler hem de ebeveynler çocuklarının olumsuz davranışlarını yer yer görmezden gelebilmelidir ve bunun dengesini en iyi şekilde tutturmaya gayret göstermek gerekir. Geçiş sürecinin her iki taraf içinde olabildiğince yumuşak geçmesi çok önemlidir.

zellikle aileler çocuklarının bu döneme çok daha hazırlıklı başlamaları için tatil dönemi içerisinde çocuklarının farklı ve öğretici aktiviteler içerisinde yer almalarını sağlayabilirler. Tatil döneminde çocuklarınızı gönderebileceğiniz bir yüzme kursu veya satranç kursu, çocukların arkadaş ortamlarında yer alarak diğer çocuklara karşı yabancılık çekmemelerine ve sosyalleşmelerine olanak sağlayacaktır. Bu sayede okul zamanı geldiğinde karşılaşacakları şeye çok yabancı olmayacaklardır. Dikkat edilmesi gereken şey ise çocukların öğrenme motivasyonunu arttıracak etkinlikler içerisinde yer almasını sağlamaktır. Ayrıca tatile gittiğiniz yerlerdeki kültürel ve sanatsal değerleri çocuklarınıza tanıtmanız, çocuğunuzun entelektüellik seviyesini de arttıracağı için ona büyük bir artı katacaktır. Geçiş sürecinde çocuklarına yardımcı etmek isteyen ailelerin yapması gerekenler bunlarken, okulun ilk günleriyle birlikte eğitimciler de öğrencilerin tatilden geldiğini unutmamalı ve ilk haftalarda olabildiğince sıcak, samimi ve eğlenceli ortamlar kurmalıdırlar.

Derslere uyum sağlamak için nasıl bir çalışma programı izlenmeli?

Tatilden dönen çocukların çalışma temposunu, bir sporcunun kendi dalında bir müsabakaya hazırlanmasına benzetebiliriz. Eğer sporcu yarışmaya gününden önce düzenli olarak antrenmanlarını ve yarışma öncesi ısınma hareketlerini yapmazsa, yarışma sırasında kaslarına birden yükleneceği için sakatlık riski ortaya çıkabileceği gibi başarısızlık da kaçınılmazdır.

Bu nedenle tatil boyunca çocuklarımızın zamanının tamamını oyun oynayarak veya boş şeyler yaparak geçirmesini önlemekte fayda vardır. Tabii ki oyun oynayacaklar ama oyunlar dışında yapmaları gereken şeyler ve sorumlulukları olduğu bilincini de çocuklarımıza aşılamamız gerekir. En azından haftanın 2-3 günü geçen eğitim yılı içerisinde okulda öğrenmiş olduğu bilgileri az da olsa tekrarlamasında fayda vardır. Eğer okula yeni başlayacaksa da okul öncesi hazırlık kitaplarından yardım alarak neler yapması gerektiği çocuklarımıza gösterilebilir ve ondan aynı şeyleri tekrarlaması istenebilir. Böylece çocuklarımız okulun açılmasıyla birlikte derslere birden yüklenmemiş olurlar. Çünkü öncesinde sahip oldukları bir birikim vardır ve bu birikim onların kendilerini gereğinden fazla zorlamasını engelleyecektir.

Okul döneminde çocukların evdeki çalışma düzenleri nasıl olmalıdır?

Şöyle bir düşündüğümüz zaman her bireyin çalışma tarzının ve öğrenme eğrisinin farklılıklar göstereceğini söylemek mümkündür. Kimi çocuklar derste dinlediğini veya okuduğunu bir seferde anlayabilirken, bazı çocuklardaysa durum biraz daha farklıdır ve gerçekten anlatılanları ve okuduklarını anlayabilmek için birkaç tekrara ihtiyaç duyabilirler. Bunun dışında çalışma şekilleri de bireyden bireye farklılık gösterebilir. Eskilerin de dediği gibi her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.

Ebeveynlerin çocuklarının ev içerisinde çalışacakları ortamı hazırlarken, çocuklarının da fikrini almasında yarar vardır. Sonuç olarak ders çalışacakları ortamı seçmek ve çalışacakları ortam içerisinde neler olacağına karar vermek onların en büyük hakkıdır. Bu noktada ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli noktalar arasında şunlar gelmektedir;

    * Çalışma ortamında yeterli ışığın olması
* Çocukların ilgisini dağıtabilecek unsurların ders çalışma ortamı içerisinde yer almaması
* Odada çok fazla ses olmamasına dikkat edilmeli
* Çalışma masasının boyutları yeterli olmalı

Okul korkusu yaşayan çocukların anne ve babaları neler yapmalıdır?

Çocukların okula alışma sürecinde en çok dikkat ettikleri şeylerden birisi, okulun ilk gün öğretmenleri ve velileri arasındaki tanışma ortamıdır. Çocuklar bu tanışma anını gözlemlerler ve çoğu zaman yaşanan bu anlara göre öğretmenlerine karşı tavır alırlar. Bu nedenle öğretmen ve ebeveynler arasında samimi ve sıcak bir ilişki kurulması, çocukların içerisinde bulunduğu durumu çok daha kolay atlatmaları konusunda inanılmaz yardımcı olacaktır. Çünkü çocuklar her günü birlikte geçirecekleri öğretmenlerine güvenmek isterler.

Ebeveynlerin okulun ilk günlerinde yaptıkları en büyük yanlışlardan bir tanesi, günün tamamını çocuklarının yanında geçirmeleridir. Bu şekilde davranan veliler, çocuklarının okula alışmasının ve öğretmenlerine güvenmesinin önüne geçmiş olurlar. Çocuğu olabildiğince yalnız bırakarak, içerisinde yer aldığı ortama alışması ve öğretmenine güvenmesi için şans verilmelidir. Çünkü çocuklar kendileri için özel alan olan evlerinin havasından kurtularak, kuralların hakim olduğu kurumsal alanlarda yaşamak istemezler. Kurallar ve sınırlar onların şimdiye kadar alıştıkları düzen içerisinde bu kadar sıkı bir şekilde yer almıyordur ve bu duruma alışmak onlar için zor olabilir. Velilerin sürekli çocuklarının yakınlarında olması da alışma sürecinin daha zor geçmesine ve daha uzun sürmesine neden olur.

Çocukların bu geçiş dönemini atlatabilmeleri için bir yetişkinin desteğine ihtiyaçları olduğu bir gerçektir ama bu yetişkin içinde bulunduğu ortamda kendisine en yakın olan öğretmeni olmalıdır. İhtiyacı olan desteği öğretmeninden gören çocuklar çok daha kısa bir sürede okul korkusunu üzerlerinden atabilmektedirler. Anne veya babasının yanında olması durumunda çocuklar ihtiyacı olan yardımı anne ve babasından talep edeceği için öğretmenine güven duymak konusunda zaman kaybı yaşayacaktır. Bu nedenle anne ve babaların okulların ilk günlerinde çocuklarının yanında olmaması gerekmektedir.

Anne ve babalar mümkün olduğunca çocuklarını okulda bırakmalı ve vedalaşma faslını olabildiğince kısa kesmeye özen göstermelidir. Ayrıca çocuk akşam eve geldiği zaman hiçbir şekilde yaşadığı ve hissettiği duygular reddedilmemelidir. “Neden korkuyorsun?”, “Okul korkunç bir yer değildir.” gibi cümleler yerine “Okula gittiğin zaman korkuyor olmanı anlıyoruz ama alışmak için biraz daha zamana ihtiyacın var ve göreceksin hepsi geçecek.” tarzı bir cümle kurmak çocuk için çok daha rahatlatıcı olacaktır.

Çocuklarınızın okul korkusu yaklaşık 30 gün boyunca devam edebilir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalırsanız merak etmeyin çünkü bu gayet normal bir durumdur ve her çocuk böyle bir dönemden geçebilir. Eğer siz bu konuda kaygılı olursanız, emin olun ki kaygılarınız çocuklarınıza da yansıyacaktır ve okul korkularını atlatmaları çok daha zor olacaktır.

Kaynak:http://www.bilgilikadinlar.com/cocugun-okul-korkusu-nasil-yenilir/

27.01.2018 937

Kaynak: http://www.bilgilikadinlar.com/cocugun-okul-korkusu-nasil-yenilir/